TGSD Başkanı Şeref Fayat: Hiçbir maddi gerçeğe dayanmayan haberlerle Türkiye’ye karşı olumsuz algı oluşturulmaya çalışılıyor. BBC’nin yayınlarını ülkemizin ticaretine ve hazır giyim sektörüne zarar vermeye yönelik yeni bir kampanyanın ilk adımı olarak değerlendiriyorum.
İngiliz yayın kuruluşu BBC’nin merdiven altı çalışan bir işyerinde gizli kamera ile görüntülediği Suriyeli çocuk işçiler üzerinden Türk hazırgiyim endüstrisini ve Türkiye’yi karalaması, sekörde büyük tepkiye neden oldu.
İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi, İngiliz haber kanalı BBC’de çocuk işçi çalıştırıldığı iddiasıyla Türk hazırgiyim sektörünü karalamayı hedefleyen yayını kınadı. Tanrıverdi, “Türkiye gerçeğini yansıtmayan bu haberlerle sektörümüze komplo kurulup, bizim üzerimizden global markalar tehdit ediliyor” dedi.
Türkiye’de üretim yaptıran global markaların son derece katı kurallarla firmaları denetlediğini vurgulayan Tanrıverdi, en küçük bir uygunsuzluğa dahi sıfır toleransla yaklaşıldığını hatırlattı.
Hikmet Tanrıverdi, Türkiye’de çocuk işçi çalıştırmanın yasalarla da engellendiğini ve çok ağır yaptırımları bulunduğunun altını çizerek şunları söyledi:
KENDİ YAZDIKLARI SENARYOYU OYNADILAR
“İHKİB olarak yaptığımız incelemelerde, habere konu üreticinin adı geçen global markaların hiç biri için üretim yapmadığını tespit ettik. Daha önce söz konusu bu üreticiyle çalışan ana firmaya giderek iş yaptıracaklarını söyleyip, sanki o firmalara ürünlerini ürettiriyormuş gibi kurmaca bir senaryo hazırlanmış. BBC muhabiri daha sonra da kendi yazdığı senaryoyu gerçekmiş gibi kurgulayıp habercilik etiğiyle bağdaşmayacak bir şekilde başta İngiliz kamuoyu olmak üzere tüm dünyayı yanlış yönlendirdi.
Hiçbir belge ve kanıta yer verilmeksizin merdiven altı üretim yapan bir işyerinden hareketle habere Türkiye’nin en büyük alıcıları olan Zara, Mango, Mark&Spencer gibi firmaların adı konularak bizim üzerimizden bu firmalar tehdit edildi.
BBC gibi saygın bir yayın kuruluşunun gerçekler üzerinden habercilik yapmak yerine kurmaca senaryoyla büyüyen Türk hazırgiyim sektörünü engelleme çabalarını üzüntüyle takip ediyoruz.
Bizlerin küresel hazır giyim pazarlarındaki gücünden korkanların, nitelikli ve hızlı üretimin en güçlü adresi olan Türkiye’de üretim yaptıran firmaları korkutmak için kullandıkları bu yöntemi boşa çıkaracağız.
15 TEMMUZ’DAN 1 HAFTA SONRA GELMELERİ NİYETLERİNİ ORTAYA KOYUYOR
Haberi yapan ekibin darbe girişiminin tedirginliğiyle ‘Türkiye’ye gitmeyin’ çağrılarının yapıldığı bir dönemde 15 Temmuz’dan bir hafta sonra ülkemize gelmesinin bir tesadüf olmadığını düşünüyoruz. Türkiye’nin zor döneminde BBC’nin bu aceleciliğini iyi niyetle bağdaştırmıyor, programın tamamen komplo olduğuna inanıyoruz.
Bilindiği üzere Türkiye’de yasalar çocuk işçi çalıştırılmasına izin vermiyor. Yasalarımıza göre çocuk işçi çalıştırmanın çok ağır para ve hapis cezası gibi yaptırımları bulunuyor. Çok açık ifade ediyorum, çocuk işçi çalıştıran vatan hainidir.
Öte yandan, yabancı bir haber kanalının muhabirinin Türkiye topraklarında kimliğini gizleyerek ve kaynağını yanlış bilgilendirerek gizlice çekim yapmasını son derece manidar buluyoruz.
Şayet asıl amaç haber yapmak olsaydı, Türkiye’nin en büyük hazırgiyim ihracat örgütünün temsilcileri olarak bizlere de gelirlerdi. İstedikleri soruyu sorarlar, istedikleri tesisi birlikte gezerdik.
BBC YETKİLİLERİNİ TÜRKİYE’YE BEKLİYORUZ
Şimdi “hodrimeydan” diyor, haberi yapanları ve BBC’nin yetkililerini Türkiye’ye davet ediyoruz. Global markalara üretim yapan fabrikaları tek tek gezelim. Gününü, saatini üretim tesisini kendileri belirlesinler. Tek bir çocuk işçi bulurlarsa biz her türlü yaptırıma razıyız.”
Hikmet Tanrıverdi, Türkiye 3 milyon Suriyeliye ev sahipliği yaparken İngiltere’nin 5 bin mülteciyi almamak için binbir mazeret ortaya koyduğunu da hatırlatarak, “Ülkemizdeki Suriyeli çalışanların belgeli olup olmadığını görmeden olumsuz propaganda yapmalarını anlamakta son derece zorlanıyoruz” dedi.
TGSD BAŞKANI FAYAT: TÜRKİYE’YE KARŞI ALGI OLUŞTURULMAYA ÇALIŞILIYOR
Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Şeref Fayat da, merdiven altı çalışan bir atölyede yasadışı kaydedilen ve kurgulanan görüntülerin 18 milyar dolarlık ihracatı bulunan Türk hazır giyim sektörüne mal edilmeye çalışılmasının büyük bir haksızlık olduğunu söyledi. Fayat, haberin Türkiye’ye ve hazır giyim sektörüne karşı algı oluşturmaya yönelik, iyi niyetten uzak, gazetecilik etiğiyle bağdaşmadığının altını çizdi.
Gücünü ve çalışma standartlarını tüm dünyaya kanıtlayan Türk hazır giyim firmalarının küresel ölçekteki markalara yıllardır üretim yaptığını hatırlatan Fayat, şöyle devam etti:
“Türkiye’de çocuk işçi çalıştırmanın çok ağır cezai yaptırımları var. Diğer taraftan firmalarımız üretim yaptıkları markalar tarafından sürekli denetimden geçiriliyorlar ve son derece ağır yaptırımları bulunan kontratlarla çalışıyorlar. Bir tedarikçimizin hatasının global markalarla anlaşmaya imza atan bizleri bağladığının ortak bilinci ile hareket ediyor ve bizler de alt üreticilerimizi denetliyoruz.
ÇOCUK İŞÇİYE ASLA MÜSAMAHA GÖSTERMİYORUZ
Yaptığımız incelemelere göre, BBC’nin haberine konu olan firma, uluslararası markalarla herhangi bir üretim ilişkisi olmayan ve merdiven altı çalışan bir firmadır. Merdiven altı bile olsa yasalarımız ve düzenleyici kurumlar olarak bizler, çocuk işçi çalıştırılmasına asla müsamaha göstermiyoruz.
BBC muhabirinin farklı bir kimlikle gittiği bir firmada, yasadışı yöntemlerle gizli çekim yaparak önceden hazırlanmış bir senaryo çerçevesinde kurguladığı haberi iyi niyetle bağdaştırmak mümkün değil. Hiçbir maddi gerçeğe dayanmayan bu tür haberleri, Türkiye’ye karşı olumsuz algı oluşturmaya, ülkemizin ticaretine ve hazır giyim sektörüne zarar vermeye yönelik yeni bir kampanyanın ilk adımı olarak değerlendiriyoruz. En basit ifadeyle komplo niteliğindeki böyle bir haberi gazetecilik etiği ile ilgisi olmadığı gibi uluslararası bir yayın kuruluşu olan BBC’nin saygınlığı ile de örtüştürmekte güçlük çekiyoruz.“
Resim altı: Hikmet Tanrıverdi ve Şeref Fayat basın toplantısında İngilizce “Ürettiğimizin arkasındayız” mesajı verdi.