Gültepe, Firmalara, sektör işbirlikçilerine, sektörün gelişimi adına önemli bilgiler paylaştı. Amacımız Türkiye' deki hazır giyimi tanıtmak. Bence AR-GE Merkezlerimizde imkân ve olanaklar var, öğrenciler doğru kanalları kullanarak ulaşabilirler. "Tercihim tekstil ve Deri mühendisliği projesi" Hazır giyim, tekstil ve deri birlikleri olarak Türkiye Cumhuriyet tarihinde üniversite ve sanayii iş birliklerinde yapılan tek çalışmadır.
ABD'nin önde gelen moda akademilerinden New York Fashion Institute of Technology'de (FİT), Sanayi Danışma Kurulu Üyesi oldunuz. Oradaki çalışmalardan bize biraz bahsedebilir misiniz, Hazır Giyim Sektöründe FİT te olan bize henüz gelmemiş veya gelecek olan ne gibi yenilikler var? FİT ile iş birliğine daha çok yeni başladık. Özellikle eğitimsel anlamda iş birliği yapacağız. Amacımız Türkiye'deki hazır giyimi tanıtmak. Hem Teknik açıdan hem de teknolojik olarak. Özellikle Türkiye'nin Hazır giyimi tanıtılması konusunda iş birliklerimiz olacak. Belki oradaki öğrencileri Türkiye'ye çağırıp Türkiye'deki Hazır giyimi anlatma imkânımız olacak. Ya da onların derslerine girerek Türkiye'deki hazır giyimin gücünü, farklılığını, tasarım gücünü anlatarak Türkiye'ye pozitif bakmaları yönünde iş birliğimiz olacak. Tercihim Tekstil-Deri Mühendisliği Projenizde, Bu bölümleri tercih yapan öğrencilere finansal bir destek sağlayarak burs veriyorsunuz. Başarılı öğrenmeye açık, merak eden öğrenciler için, bir Silikon Vadisi gibi gençlerin fikir üretip hayata geçirebilecekleri bir AR-GE Merkezini sektör oluşturabilir mi? İnovatif Fikir yarışmasını 54 Meslek Liseleri arasında yaptık.
Aynı şekilde TİM in de bütün sektörlere bu tarz çalışmaları var. İMA'nın öğrencileri bir araya gelerek çok büyük bir çalışma ile TİM bu çalışmalara olanak sağlıyor. Çok farklı fikirler çıkıyor. Ve o proje fikirlerini TİM e gelip sunuyorlar. Hem staj imkânı Hem de AR-GE kapsamında, üniversitelerin kendi bünyelerinde kurdukları AR-GE merkezleri ve büyük şirketlerin kendi bünyelerinde kurduğumuz AR-GE merkezlerinde gerek üretim anlamında gerekse de perakende anlamında çeşitli çalışmaları öğrenciler kesinlikle yapabilirler. Büyük şirketlerin çoğunda AR-GE merkezleri var. TİM'in düzenlediği yılda 1 yapılan ve 1 hafta süren Sayın Cumhurbaşkanımızın ve bakanlarımızın da açılışına katıldığı her sektörden fikirlerin, sunulduğu bir platform. Çok rahat bir şekilde üniversiteler katılabiliyor. AR-GE departmanlarında yapmış oldukları inovatif fikirleri burada sunma ve teşhir etme imkanları oluyor.
Bence imkân ve olanaklar var, öğrenciler doğru kanalları kullanarak ulaşabilirler. Marmara ve İstanbul Teknik Üniversitesiyle iş birliklerimiz var. İTA adında tekstil araştırma merkezimiz vardı. Avrupa Birliği hibe destekli biz onu üniversiteye verdik. Şu anda kurmuş oldukları Ar-Ge merkezinde faaliyete geçecek. HABERÖnemli olan Türkiye'nin bütünlüğü ile beraber katma değerli ürünü satmak. Hazır giyim ve tekstil sektörü birbirinden ayrılmaz bir parçadır. Bence bunların birleşmesi gerekir. Çünkü biri olmadan diğerinin jylma şansı yok. 79 Her türlü araştırma ve geliştirme yapabilecekler. 'Tercihim tekstil ve Deri mühendisliği projesi" Hazır giyim, tekstil ve deri birlikleri olarak Türkiye Cumhuriyet tarihinde üniversite ve sanayii iş birliklerinde yapılan tek çalışmadır. Burs programı kapsamında doluluk oranları %40 seviyelerinden %90 in üzerine çıkardık. Biz bu öğrencilerle Senede 1 defa bir araya gelerek söyleşi yapıyoruz. Onları dinliyoruz. Tekstil ve ilgili sektör bölümlerinde okuyan ve staj yapmış öğrenciler, mezun olduktan sonra sektörde işe başlarken bir adaptasyon sorunu yaşayabiliyorlar.
Her firmada maalesef ki bir oryan tasyon programı olmayabiliyor. Öğrenciler ne gibi girişimlerle bu sorunu çözebilirler? Onlara tavsiyeleriniz nelerdir? 7+1 in yani yarım dönemini tamamen işletmelerde yapmaları gerekiyor. Bu şekilde adaptasyon sorununu çözebilirler. Meslek Lisesin de yetişen teknik elemanların daha nitelikli olabilmeleri için İHKİB in kurmuş olduğu bir eğitim vakfı var ve buna bağlı 6-7 tane okul var. Bunların her türlü eğitimsel ve donanım ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz. Bir işletmede mühendis ve yöneticiye ihtiyaç duyduğumuz kadar, orta kademe dediğimiz teknik elemanların da daha nitelikli olabilmeleri için sektör olarak destek sağlıyoruz. İyi bir yerde Staj yapabilmeleri konusunda yardımcı oluyoruz. Pandemi öncesi dönemde Dünya Tekstil ve Hazır Giyim tedarikinin önemli bir bölümü Çin den karşılanırken, Pandemi sonrasında bu tedarik Bangladeş'e ve Türkiye'nin Coğrafi konumu Avrupa ülkelerine yakın olması dolayısıyla Türkiye ye kaydı. İzmir-İspanya Tarragona seferinin başlamasının transit sürelerini etkilediği, Daha hızlı sevkiyat sayesinde Türkiye'den ihracatın artacağı öngörülüyor, Eskiden İpekyolu güzergahı vardı, Daha sistematik bir şekilde Hazır Giyim ve Tekstil firmaları bir araya getirilerek tekrar böyle bir tedarik güzergahı oluşur mu acaba? Türkiye'de şu anda oluşan ortam bu kapsamda sıkıntılı.
Dalgalı. Bir Bangladeş veya Çin gibi değiliz. Buna rağmen pandemi sürecinden güçlü çıktık. Dijital dönüşüm alt yapısı olan veya hızlı dönüşüme ayak uyduran firmalar çıktı. Dijital dönüşümü sağlayamayanlar da maalesef ki batılar. Topshop online satışları olmadıkları için bu süreçte başarılı olamadılar. Biz %3,2 ile 2020 yılını kapattık. Dünyada Türkiye güvenli bir liman olduğu için temiz, sağlıklı mal olduğu için ve örme konusunda spor ve relaks giyimde çok güçlü olduğumuz için Türkiye'ye doğru alımlar kaydı. Bizim sektörde çok hızlı cevap verdi.2021 yılına bence kayıpsız geçtik diyebilirim. "Ülkemizin elyaf iplik gibi hammadde ihracatını arttırması tehlikeli bir gelişme" diye açıkladınız, ilk defa Çin* e Pakistan* a elyaf satmaya başladık. Elyaf ve iplik ihracatının artması neden tehlikeli? Bizim Hazır giyim ve Tekstilci Firmalarımıza yeteri kadar ve ihracatını yapacak kadar hammadde üretimimiz yok mu dur? Hazır giyimciler hammadde tedarikinde bir problem mi yaşıyor? Tekstilin bu noktaya gelmesinde hazır giyimin çok büyük bir payı var. Çünkü katma değerli ürün satıyoruz. 18$
Önemli olan Türkiye'nin bütünlüğü ile beraber katma değerli ürünü satmak. Hazır giyim ve tekstil sektörü birbirinden ayrılmaz bir parçadır. Bence bunların birleşmesi gerekir. Çünkü biri olmadan diğerinin olma şansı yok. Türkiye'nin üretim gücüne talep var. İlk başta konfeksiyonla başladı, konfeksiyon talepleri üzerine iplik ve hammadde yatırımları ve entegrasyonları yapıldı. Tabii ki ihracatı arttıralım fakat hazır giyim ihracatı Türkiye'de 18 milyar $ a yakın. Bunun 16 milyar $ net ihracat değeri. Çünkü Pamukta yapılan ithalat Türkiye'deki üretim 500-600 bin ton civarında kullanılan miktar 1,5-1,6 milyon ton civarında.MODA&TREND 80 SEKTÖR/ PORTAJ Dolayısıyla 1 milyon ton Türkiye ithal etmek durumunda. Hammadde ithalatı yapıyoruz. Türkiye'de ipliğe çeviriyoruz. Daha sonra kumaş sonra örgü yapılarak kullanılıyor. Şu anda Türkiye'den konfeksiyon olarak talepler var, ama dünyadaki fiyatlar %25 $ bazında arttığı noktada Türkiye'deki fiyatlar %40 civarında. Bizim itirazımız bu konudadır. Türkiye pamuğu ihracat yapıyor biz pamuğu ithalat yapıyoruz.
Ve iplik firmalarını korumak adına iplikte gümrük vergisi var. Ve ipliğin ihracatını yapıyorsunuz. Bugüne kadar tekstilin ihracat yapmadığı ülkelere ihracata başladılar. Çin ve Bangladeş. Bunun geçici bir rant olduğunu düşünüyorum. Normalleşmeye döndüğümüzde ihracatta yine aynı rakamları yakalama şansları yok. Buradaki denklemi iyi kurmak lazım. Hazır giyimin en büyük gücü hızlı olmak, hızımızı kesiyorlar. Hazır giyimde çalışan 600 bin işçi var. Bu dönemlerde firmaların termin süresi uzadığında rekabet gücünü kaybedecektir. Bu özelliğimizi kaybedersek zaten %15 pahalıya aldıkları ürünü neden Türkiye'den alsınlar ki. Son zamanlarda iklimlerdeki değişmeler, kuraklık, küresel ısınma sorunları markaları sürdürülebilirlik konusunda daha duyarlı üretim yapmalarına yöneltti. Çünkü daha yaşanabilir dünya için, üretim esansında çevreye verdiğimiz zararları kaldırıp yerine daha çevreci bir üretim sistemi geliştirmek lazım. Kaynakları doğru kullanmak gerekiyor. Pamuk üretimi sırasında çok su tüketen bir elyaf bitkisi, sürdürülebilirlik açısından baktığımızda da üretimine ve tüketimine çok daha dikkat etmek gerekmiyor mu? Kesinlikle katılıyorum. Tommy Hilfiger Denim sektöründe dönüştürücü değişime öncülük ediyor. %100 geri dönüştürülmüş pamuklu malzeme kullanarak yüksek ölçekli üretim yapan bir şirket oldu. 2 milyon adetten fazla, daha düşük çevresel etkili denim üretiyor.
Çalışanların döngüsel tasarım ilkeleri konusunda eğitim alıyor. Sürdürülebilirlik kapsamında İHKİB' in başlattığı IPA 3 Projenizden biraz bahsedebilir misiniz? IPA 3 den önce bizim IPA 2 Projemiz var. Tasarımdan üretime hazır giyim sektörünün dijitalleşmesi. Bunu da uygulama merkezimiz var. Yaklaşık önümüzdeki 2 ay içerisinde sektörün hizmetine sunacağız. Tamamen tasarımdan üretime kadar olan bütün operasyonların dijital ortamda ve dijital sunabileceğimiz bir uygulama merkezi olacak. Bunu da Avrupa birliğinden aldığımız 10,4 milyon Euro lük ile IPA 2 projesini sektörün hizmetine sunacağız. IPA 3 projesi için de sadece hazır giyim değil, hazır giyim, tekstil, kimya ve lojistik sektörünün beraberce ortaklaştığı TİM liderliğinde yapılan bir çalışma. Burada tamamen önümüzdeki dönemlerde üretme esnasında çevreye vermiş olduğumuz, zararlardan Carbon ayak izinin ölçülmesi, denetlenmesi ve aşağıya doğru minimize edilmesi için ortaya koymuş olduğumuz farkındalığı firmalara yaşatacağımız bir çalışma. 10 milyon Euro lük bu projeyle firmalarımızla beraber daha yaşanılabilir bir dünya için mücadele etmeliyiz.
Gelecek nesillere daha güzel, doğal yaşanabilir bir dünya bırakmak görevimizdir. Geri dönüştürülmüş malzemeden üretim yapmak daha pahalıya mal olabiliyor. Burada fiyat rekabeti sağlamak biraz zor görünüyor. Buna göre Sürdürülebilir ürünlere talep artacak mı ? Hızlı Tüketim ürünlerine alışmış bir ülke olarak, sizce Hazır Giyim sektörüne etkileri ne yönde olabilir? Yeni gelen kuşaklar daha duyarlı ve daha hassas geliyorlar. Sosyal medya hesaplarıyla birbirlerinden çok çabuk etkileşime geçiyorlar. Doğaya en az zarar verecek insan sağlığına daha sağlıklı elyaflar la üretilmiş giysileri tercih etme konusunda hassas davranacaklar. Geri dönüşüm için kullanılmış ürünlerin tekrar ayıklanarak, tekrar iplik olarak kullanılması ve onların tüketimi ile ilgili talep bence daha fazla gelecek. Fakat Arz' ıda ona göre hazırlamamız lazım. En büyük endişem arz' in buna göre hazır olmaması. Bütün dünyada bu arz organize edilmesi lazım. Yeterince arz yakalayamadığımız takdirde HABERFirmalarımız bir "CAN SUYU" kredisi bekliyor, böyle bir kredi olursa herkese bir motivasyon sağlayacaktır. 81 organik ürünlerden yapılan giysilerin daha pahalı olması söz konusu olabilir, 11. kalkınma planı dahilinde Türkiye de Tekstil, Hazır Giyim ve Deri Sektöründe moda tasarımı ile markalaşma odaklı lider ülkelerden biri olması yer aldı. Pandemi döneminde hazır giyim sektöründe dünyaya göre çok az zararla atlatıyoruz.
Çünkü konfeksiyon alt yapılarımız güçlüydü. Almanya da bu yatırımlarına başladı. Medikal tekstil üretiminde biz bize yettik. Sektör, sizlerin devlet yetkilileriyle yaptığı görüşmelerdeki üstün çabaları ile hızlı refleks aldı. Türkiye'nin güçlü bir konfeksiyon alt yapısı varken, biz birçok dünya markasının fason üretimini de yapıyorsak, Türkiye'den bir dünya markası çıkarmayı Başarabilir miyiz? Sizce markalaşmada dikkat edilmesi gereken en kritik noktalar nelerdir? Türkiye'deki Hazır giyim de markalaşma ve marka yok derken biraz haksızlık etmiş oluruz. Çünkü Türkiye'de gerçekten potansiyel Dünyaya aday olabilecek birkaç markamız var. Ama biz bu markalaşma işine çok geç başladık. Örnek verecek olursak LC Waikiki bu kapsamda hem ciroda hem mağazada hem de ortaya çıkardığı performanslarda tanına bilirlikte bulunduğu ülkelerde çok başarılı bir marka. Avrupa'daki birçok markalardan daha başarılı bir durumda. Markalaşmaya İngiltere'nin, Almanya'nın ve Fransa'nın 1700-1800 yıllarında başladığı, bizde ise 1990 yılarında başlayan bir sektör söz konusu. Türkiye'de ekonomik istikrarın çok süreklilik olmamasından kaynaklı olan durumlarda vardı. 1990'dan sonra biraz istikrarlı olmaya başladı. 20 yıl önce Türkiye'nin ihracatı bu zamanın yarısı kadar bile değildi. Bazı noktalarda zamana, yatırıma ve istikrara ihtiyaç var. Şu anda iç piyasaya bakınca Türkiye'nin ihtiyacını karşılayan %80 Türk markası var.
Çoğunun yurt dışında özellikle çevre ülkelerde mağazaları var. Biz hazır giyim olarak 2500'e yakın markalarımızın diğer ülkelerde mağazaları var. Bu tabii son 15 yılın ürünüdür. 2030-2050 yıllarına kadar Türkiye'den 3-5 marka dünya standartlarında çıkacaktır. O güç markalarımızda var. Bunu başarabilmek için Dünyanın konjonktürünün nereye gittiğini iyi izlemeleri lazım. Dünyadaki diğer markaların organik, sürdürülebilirlik, geri dönüşüm, yeşil fabrika ve müşteriye verdikleri kurumsallık konusunda değişmeleri değişiklikleri takip etmeleri gerekiyor. Pandemi döneminde internet alışverişlerinde fazlasıyla bir artış oldu. Biranda firmalar dijitalleşmek için dijital alt yapılarını güçlendirmeye başladı. Defileler fuarlar dijital olarak yapıldı. Hazır giyim firmaları bu fuarlara yeterli katılımı sağlıyor mu? Dijital fuarlar ile istenilen satış hedeflerine ulaşabiliyorlar mı? Dünya yeni bir yaşam şekline geçti. Dünyada oynanan ekonomist savaşlar var. Teknolojinin gelişmesiyle yaşam ve ticaret şekilleri gelişti. Teknolojik şirketleri değişim dönüşümü sağlamaya başladılar. Hazır giyim olarak biz İstanbul Moda haftasını dijital yaptık.
Pandemi öncesinde fuarları dijital deneyelim mi diye düşünürken pandemiyle biranda kendimizi dijital fuar ve defilelerin içinde bulduk. 10 yıl süresinde geleceğimiz noktaya sektörümüz olarak 1 yıl içinde geldik. Fiziki fuarlar tam olarak hissedilemese de dünyanın geldiği bir mecburiyet söz konusu olunca bu sistemle çalışmalara devam ettik. Tam bir sanal fuar platformu Türkiye'de tam olarak oluşmadı. Dijital fuarları teknolojik iş birliklerini geliştirerek ilerletebiliriz. Bundan sonra hem teknolojik hem fiziksel fuarlar karşımıza çıkacak. Fuarlara katılamayanların dijitalden izleyebilme şansları olacak. İhracat destekleri sizce yeterli mi? Hazır Giyim sektörü devletten ne gibi teşvik ve destekler bekliyor? Kısa çalışma ödeneği çok hızlı çıktı. Bu kadar hızlı çıkabileceğini bizde tahmin etmiyorduk.
Buradan sayın Cumhurbaşkanımıza da teşekkür etmek isterim, 1 yıldan beri devam ediyor. Bu konuda devletin imkânları da belli. Bu firmaları ve çalışanları rahatlattı. Çalışan işini kaybetmedi firmalarda işçilerini burada belki 3 ay ötelenen SGK 1ar affedile bilinirdi. Kimse çalışmadı. Henüz Avrupa açılmadı. Kısa süreli çalışma ödeneği 2-3 ay daha özellikle hazır giyim açısından sürdürülebilse çok faydalı olurdu. Eximbank kredileri biraz daha arttırılabilirdi. Biraz daha teminatsız kredi verile bilinirdi. Firmalarımız bir can suyu kredisi bekliyor, böyle bir kredi olursa herkese bir motivasyon sağlayacağına inanıyorum.