Türkiye İhracatçılar Meclisi’nden alınan bir yazıda; Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden ayrılış şartlarını düzenleyen ve Brexit sonrasında daha yumuşak bir geçiş yapılmasını garanti altına alan Geri Çekilme Anlaşması (Withdrawal Agreement) ile gelecekteki ekonomik, güvenlik ve kurumsal ilişkilerin amaç ve kapsamını düzenleyen Siyasi Beyan (Political Declaration)’ın genel çerçevesi üzerinde 14 Kasım 2018 tarihinde neticelenen AB ve BK arasındaki müzakereler ertesinde, BK Parlamentosu’nda 15 Ocak 2019 tarihinde yapılan oylama sonucunda söz konusu anlaşmanın reddedildiği ve BK Parlamentosu’nun söz konusu kararı reddetmesinin en önemli nedeninin, Kuzey İrlanda ile İrlanda Cumhuriyeti arasında Brexit sonrasında fiziki sınır oluşmasının önlenmesi için düzenlenen “İhtiyat” (Backstop) seçeneği olduğu ifade edilmektedir. Mevcut durumda, Brexit tarihi olan 29 Mart 2019 sonrası için var olan belirsizliğin daha da arttığı, AB ile BK’nın anlaşmasız ayrılması ihtimalinin yükseldiği belirtilmektedir. Ülkemiz ile BK arasında önümüzdeki dönemde tesis edilmesi planlanan tercihli rejimin kurgulanması amacıyla kurulan Ticaret Çalışma Grubu (TÇG)’nun faaliyetleri kapsamında şimdiye kadar tarım ürünleri ve Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu ürünlerine ilişkin mevcut ticaretin devamına matuf görüşmeler yapılabildiği, BK tarafının AB ile aralarındaki belirsizliklerden kaynaklı çekinceleri sebebiyle AB ile ülkemiz arasındaki Gümrük Birliği ürünlerinin ele alınamadığı ifade edilmektedir.
Anılan yazının devamında; T.C. Ticaret Bakanlığı ile temas eden firmalarımızdan, İngiliz ithalatçıların anlaşmasız ayrılık durumunda ortaya çıkabilecek gümrük vergilerinin ihracatçılar tarafından üstlenilmesi hususunu talep ettiklerinin öğrenildiği belirtilmektedir.
Bu bağlamda Brexit sürecinde artarak devam eden belirsizlik dikkate alındığında; gerek mevcut Gümrük Birliği ilişkimiz, gerekse TÇG çalışmalarının BK tarafındaki kaynak yetersizliğinden dolayı arzu edilen hızda ilerlememesi nedeniyle AB ile BK arasında anlaşmasız ayrılık ihtimalinin gerçekleşmesi ve Türkiye ile BK arasında bir tercihli düzenlemenin hayata geçirilememesi ihtimaline binaen, olası durumun ikili ticarete etkisinin asgari düzeyde tutulabilmesi için firmalarımızın hazırlıklı olmasında yarar görüldüğü ifade edilmektedir.