New York Üniversitesi Stern İş ve İnsan Hakları Merkezi tarafından yayımlanan rapora göre Avrupa Birliği'nin kurumsal sürdürülebilirlik durumu tespiti direktifinin birkaç yıl içinde yürürlüğe girmesiyle geri dönülmez bir yönde ilerlerken, ABD’nin “geride kaldığı” açıkça görülüyor. Bu durum, ABD’nin iş ve insan hakları lideri olarak konumunu kaybettiğini de gösteriyor.
1930 Gümrük Tarifeleri Yasası’ndan Dodd-Wall Street Reform Yasası’na, Kaliforniya Tedarik Zinciri Şeffaflığı Yasası’na ve Uygur Zorla Çalıştırmayı Önleme Yasası’na kadar çeşitli öncü yasalar benimsemiş olsa da ABD’nin artık geride kaldığı, ithalat yasakları değerli olsalar da şirketlerin insan hakları sorumluluklarını ele almak için daha kapsamlı bir yasalar paketi gerektiği belirtilen raporda ABD’nin en büyük şirketlerinin %84’ü insan hakları durum tespiti yapma—yani operasyonlarındaki ve tedarik zincirlerindeki riskleri ve olumsuz etkileri belirleme, değerlendirme ve harekete geçme—konusunda temel adımları atmakta başarısız olduğu belirtiliyor.
ABD’nin Avrupa’daki gelişmelere paralel hareket etmemesi durumunda Amerikan ve yabancı şirketler arasındaki farkın büyümeye devam edeceği belirtilen raporda ABD’nin kendi yasalarını koymasının kendi çıkarına olduğu, şirketlere zorunlu tutulmadıkça AB yasalarına tabi olan şirketlerin ise bu kurallara bağlı olmayanlara göre rekabet dezavantajı yaşayabileceği kaydedildi.